Günümüzün Adile Teyze'si diziden çıktı!
'Yaprak Dökümü'nde Psikolog Oya karakterini canlandıran Türkan Kılıç, oyunculuğunun yanı sıra masalcılığıyla da tanınıyor. Adile Naşit'ten sonra çocuklara masalı sevdiren isim olan Kılıç, bu yeteneğini televizyona da taşımayı planlıyor..
Yaprak Dökümü dizisinde kocası tarafından aldatılan Psikolog Oya'yı canlandıran Türkan Kılıç, çocuk esirgeme kurumlarında ve okullarda miniklere masallar anlatıyor. Çocukluk yıllarında Adile Naşit'ten çok etkilendiğini ve onun sayesinde masalcılığa başladığını söyleyen oyuncunun amacı ise yeteneğini ekranlara taşıyarak sesini milyonlarca çocuğa duyurmak.
* Size dizilerden aşinayız ama aslında tiyatroya ağırlık veren bir oyuncusunuz değil mi?
Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'ndan mezun olduktan sonra, önce Devlet Tiyatrosu'nda çalıştım; ondan sonra, çocuklara aşırı düşkün olduğum için çocuk oyunları yapmaya başladım. İlk kez Tunç Başaran keşfetmiştir beni. Onun sayesinde bazı dizilerde küçük küçük roller almaya başladım.
* Küçük küçük rollerde oynayarak kanıtladınız kendinizi yani...
Evet, küçük küçük dizilerde çok küçük paralara oynayarak kendimi sevdirdim, sonra başka bir iş başka bir iş derken en sonunda piyasada bilinen bir oyuncu oldum. Ahbap-çavuş ilişkileriyle bir yere gelmek gibi bir şansım da yoktu zaten, ben beceremem çünkü böyle şeyleri. Şimdi yeni nesil kolay para kazanmak istiyor.
* Sizin en büyük özelliklerinizden biri de masalcılığınız aslında... Nasıl başladınız masal anlatmaya?
Bu şekilde masal anlatmak benim buluşum aslında, benden sonra bir sürü masalcı abla çıktı ama... Çocukken Adile Naşit'ten çok etkilenmişim. O kadar etkilenmişim ki ve hayatımda o kadar özel bir yeri var ki Adile Naşit'in, anlatamam.
LAKABIM MASAL ANNE
* Sizin isminizi söylemiş miydi televizyondan?
Evet söylemişti ve 'Tırnaklarını yeme' demişti. Ben tırnaklarımı yiyen bir çocuk değildim ama inşallah bir gün yemem diye paniğe kapılmıştım. Ama Adile Naşit'in çok öncesinde de mahalledeki bütün çocuklar bizim evde toplanırdı. Hatta ben 7 yaşındayken, 2-3 yaşındaki çocukları anneleri bana emanet ederlerdi, ben onlara masallar, o an uydurduğum hikayeler anlatırdım. Yani çocukları oyalamak, aklımdan geçenleri onlara anlatmak hep hoşuma gidiyordu.
* Bu hobinizi profesyonelliğe döktünüz yani...
Çok sonraları Adile Naşit'i takip etmeye başladım. O zamandan beri aklımın bir köşesinde hep 'Ben bir gün öyle bir şey yapacağım ki, Adile Teyze gibi bütün çocuklara masal anlatacağım' diye bir düşünce vardı. Masal anlatırken her hareketi canlandırıp, seslendirmek; daha çok küçükken geliştirdiğim bir tekniktir zaten. Zaten bu teknik benim oyunculuğa olan aşkımdan doğdu.
* Mahalle çocuklarından sonra masallarınızı ilk nerede anlatmaya başladınız?
Çocuk esirgeme kurumlarına gidip çocuklara masal anlatmaya başladım, hatta oradaki çocuklar bana 'Masal Anne' ismini taktılar. Sonra o kadar sevildi ki bu iş; belediyelere, okullara çağırmaya başladılar. Hatta en güzel masal yazan, masal anlatan diye yarışmalar yapılmaya başlandı. O gündür bugündür, dizilerde de oynasam, başka işler de yapsam, iki arada bir derede ne yapar eder bir yerlere gider masal anlatırım. Şu an en büyük hayalim bunu televizyona taşıyabilmek. Çünkü kendi imkanlarımla bunu ancak İstanbul veya İstanbul'a yakın illerde yapabilirim. Ama televizyona çıktığınız zaman ülkenin en ücra köşesindeki çocuğa bile ulaşabilirsiniz.
* Telefondaki masal hatlarından teklifler gelmedi mi size?
Masal hatları değil de büyük yayınevlerinden 'Masal CD'si yapalım' diye teklifler geldi. Benim kendi masallarım da var aslında, bir ara kafamı toplasam da onları yazsam, kitap haline dönüştürsem çok iyi olacak.